Sohbetlerde Abdülkadir Geylânî kuddise sirruh hazretlerinin Fethü’r-Rabbanî, Fütûhü’l- gayb, İmam Gazalî hazretlerinin İhyaü’l-Ulum ve Mükâşefetü’l-Kulub, Ahmed er-Rüfai hazretlerinin Haletu Ehl-il Hakikati maallah (Onların âlemi) İmam Şarani hazretlerinin Tenbihü’l- Muğterrin, Muhammed b. Abdullah Hanî hazretlerinin Adâb, İsmail Hakkı Bursevî hazretlerinin Ruhül-Beyan tefsiri gibi daha bazı değerli eserlerden okurlardı.
Muhyiddin Arabî hazretlerini çok takdir etdikleri halde, onun eserlerinden okumazlardı. Onun büyük ifadelerinden herkes anlayamaz, ancak tam kemâle gelmiş yüksek dereceli veliler okuyarak tereddütlerini giderirler.
Bugün tasavvuf kelimesinin (T) sini bilmeyenler okuyorlar, anlayamadıkları için, kendilerine göre mana verib zındıklığa dahi kayanlar olmaktadır.
Allah Teâlâ ve tekaddes hazretleri, her devre göre veliler, mürşidler zuhur etdirmiş ve o zamanın insanlarını onlar vasıtasıyle hidâyete ve kemâle erdirmişdir.
Hatta Bahaeddin Nakşıbend hazretleri: “Eğer Hal-lac-ı Mansur bizim zamanımıza yetişmiş olsa idi, onu enelhak demekden alıkoyardık,” buyurmuşlardır.
Ahbablarımızdan, Adanalı birisinde bu “enelhak” hali zuhur etdi. Vaziyet Muhterem Üstaz hazretlerine bildirildiğinde (Hayır öyle olmaz. “Entel Hak” demesi lazımdır) diyerek “enelhak” demesine izin vermediler. Kısa bir zaman sonra o zatın hararetli hali sükûnete döndü, huzur buldu.
Kaynak: Sâdık DÂNÂ, Erkam yayınları, Sultanü’l-Ârifîn eş-Şeyh Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu